Güncelleme Tarihi: 01 Haziran 2021

Gösterim: 646

Kafkasya Araştırmaları Topluluğumuz Tarafından Zakafkasya Seymi’nin Dağılmasından Sonra Kafkasya’da Siyasi Durum Söyleşisi Düzenlendi

 

 

Moderatörlüğünü Topluluk Başkanı Yadigar Nagiyev’in yaptığı söyleşiye konuşmacı olarak Kafkasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, Kafkasya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elnur Mikayıl, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Farhad Cabbarov, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Ali Bolat, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yanında, Devlet Yöneticilik Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Firdovsiya Ahmadova, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Azizağa Necefov, Batı Hazar Üniversitesi, Siyasi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Tural Valizade, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Öğretim Üyesi Vüqar Hacıyev ve Kafdağı Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Av. Yusuf Taş katıldı.

 

Söyleşi Prof. Dr. Selçuk Ural’ın konuşması ile başladı. Ural Azerbaycan’ın kuruluşuna giden süreçte neler yaşandığına ilişkin bilgiler paylaştı. Ural, “Bu konuda üç ana başlık önemlidir. İlki Sovyetler’ in ihtilalidir. Çünkü Çarlık Rusya yıkılınca Güney Kafkasya’da büyük siyasi ve askeri boşluk oluştu. Sovyetler’ in barış talebi gelince bölgede yeni siyasi ve askeri dengenin kurulduğunu söyleyebiliriz. Malum yapılan bu barış anlaşması doğu vilayetlerinin kurtulması üzerine 12 Şubat’ta başlatıldı ve Haziran ayına kadar devam etti. İkinci önemli hadise Trabzon ve Batum Anlaşmaları’ dır. Osmanlı Devleti bu anlaşmalarda Kafkasya’da çıkan boşluğu doldurma arzusundadır. Osmanlı heyetinin ortaya koyduğu talepler sayesinde milli devlete bir dönüşümün başladığı söylenebilir. 12 Mart 1918’de Erzurum’un kurtarılması ile birlikte Kafkasya’nın kurtulması görüşmesi gündeme gelmiştir. Burada Osmanlı Hükümeti, ortaya bağımsız bir Azerbaycan devletinin çıkışını istemektedir. Osmanlı ve Azerbaycan’ın 4 Haziran’da yaptığı anlaşma iki devletin iş birliğini ifade eder. Geçmişten ders alınarak Anadolu’daki siyasi ve askeri işbirliğini görmüş olduk. Bu anlaşma sayesinde Azerbaycan tanındı.” dedi.

Söyleşi Doç. Dr. Elnur Mikayıl’ın konuşması ile devam etti. Mikayıl konuşmasında Azerbaycan ve Türkiye’nin geçmişten bu yana devam eden güçlü bağlarına değindi. Mikayıl, “Azerbaycan’ın sevinci bizim, kederi bizimdir. Türkiye ve Azerbaycan dost ve kardeş devletleriz. Biz Azerbaycanlılar Türklerin her zaman desteğini görmüşüzdür. Osmanlı’dan bu yana iki halkın kardeşliğini ve dostluğunu kimse kıramaz. Halklar her zaman kardeştir.” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Firdovsiya Ahmadova ise konuşmasında tarihte diğer ülkelerin Kafkasya Bölgesi’ne ilişkin planlarını ve bu planları nasıl boşa çıkarıldığını anlattı. Ahmadova, “1917 yılında Bolşevikler yönetimi aldığında Ruslar ve Fransızlar bir araya geldi ve anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre Kafkasya Bölgesi Büyük Britanya’ya ait oldu. 1918 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile tüm bu ülkeden insanlar Kafkas topraklarına yerleştirilmese bile, birlik olan Kafkas ve Osmanlı İslam Ordusu bu tür hain planlara izin vermedi.” dedi.

Doç. Dr. Farhad Cabbarov da konuşmasında Türkiye ve Azerbaycan ülkelerinin dostluğa dayanan ilişkilerinden bahsetti. Cabbarov, “Bundan 103 yıl önce olduğu gibi bugün de Türk Devleti bizim yanımızdadır. Biz her zaman Türkiye’yi kardeş olarak biliriz. Osmanlı Devleti ile Azerbaycan arasında ki dostluk Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların çok ilgisini çekti. Bununla ilgili gizli mesajlaşmalar da görüyoruz ki; Almanya Türkiye’nin Bakü’ye girmesini asla istemiyordu. Eğer Kafkas İslam Ordusu’na yaklaşabilselerdi düşmanlar her şeyi yakıp yıkmak isteyecekti. Kafkas İslam Ordusu’nun askerleri Bakü’ye yaklaşırken İngiliz askerleri dayanamayıp şehri terk eder ve Rus ve Ermeniler dayanamayarak toprakları teslim ediyorlar. 1918 yılı Mayıs ayında Osmanlı ve Kafkas Ordusu toprakları alıp, Azerbaycan bağımsızlığını ilan ediyor. Burada Osmanlı’ya olan minnetlerimiz sonsuz. İyi günde, kötü günde Türkiye Devleti ile Azerbaycan’ın kardeşliği her daim sürecektir.” şeklinde konuştu.

 

Doç. Dr. Azizağa Necefov ise konuşmasında, “2014 yılında Bakü’de Ahmed Niqar’ın bir kitabı basıldı. Adı Son Nefese Dek Azerbaycan’dır. Ahmet’in dört romanı vardır. Eserin merkezi Mehmet Emin Resul Zade’dir. Roman yazılı tarih belgeleri kullanılarak konuşma şeklinde bize tarihimizi anlatmaktadır. Ülke halkının milli duygularını kurtuluşa giderken geçilen süreçte Azerbaycan halkının kendisine has mücadelesini anlatmak istemiştir.” dedi.

Dr. Tural Valizade konuşmasında bölgede yaşanan soykırımdan sonra olağanüstü soruşturma komisyonunda ki belgelerde yer alan bilgilerden bahsetti. Valizade, “Hadiseler Mart ayında başladı. Bazı bölgelerde daha çok yaşanmıştır. Kafkas İslam Ordusu sayesinde İngiliz, Rus ve Ermeni işgalinden kurtarılmasıyla Azerbaycan ilk defa Bakü'yü başkent yaptı. Sonrasında bu süreçte yaşanan her şeyi belgelemek istedik. Bu olaylara şahitlik eden herkesten bilgi alındı. Bu zulmü ve dehşeti unutmamak lazım.” şeklinde konuştu.

Söyleşinin sonunda konuşan Av. Yusuf Taş ise, “Uzmanlık alanım tarih değil. Kıymetli akademisyenlerimiz tarih konusunda çok kıymetli bilgiler verdiler. Kafkasya’ya baktığımızda Güney ve Kuzey olarak adlandırılıyor. Kuzey ve Güney arasında çok farklılıklar görüyoruz. Zaman içinde birbirine karışması görülse de kendi özelliklerini korumuştur. Kuzeyde’ ki Cumhuriyetler küçük küçük olmakla birlikte demokrasisi güçlü devletlerdir. Azerbaycan’ın ekonomik altyapısının güçlü olmasıyla kendi özelinde bağımsızlığını kurmuştur.” dedi.