Güncelleme Tarihi: 22 Mart 2021

Gösterim: 221

Tarih Araştırmaları Topluluğumuz Tarafından "Balkanlarda İslamlaşma ve Türkleşme" Konulu Söyleşi Düzenlendi

 

Balkanlarda İslamlaşma ve Türkleşme söyleşinin moderatörlüğünü Üniversitemiz İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Arş. Gör. Melike Batgıray Abboud yaparken, söyleşiye konuşmacı olarak Üniversitemiz İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Serap Toprak katıldı. Topluluğumuzun @tariharastirmalaritoplulugu Instagram hesabından canlı olarak yapılan söyleşide ilk olarak Balkanlarda Türkleşme kavramı ele alındı. Toprak, “Osmanlı Devleti’nden önce Anadolu’dan da Balkanlara göçenler oldu. 1345’den önce ve Osmanlı Devleti’nden önce Türk toplulukları gelip bölgeye yerleşti. Osmanlı’nın Balkanlar’da ilerlemesinde hedefi vardır. Trakya ve Makedonya bölgesi Osmanlı için stratejik öneme sahiptir. Karesioğlu Beyliği’nin Türklerin Balkanlara geçişi ve yerleşmesinde büyük önemi vardır. 1371 Çirmen Zaferi de dönüm noktasıdır. Sırp Prensliği’ne ve Makedonya Beyliği’ne bir zafer kazanılmıştır. Balkanlara kesin yerleşme Kosova Zaferi ile olmuştur. Kosova çok önemli bir zaferdir. Hem Türk, hem de Sırp tarihi açısından mihenk taşı niteliğindedir. Bütün Avrupa toprakları Osmanlı yönetimine geçtiğinde Osmanlı sadece askeri güçle gelmeyip vatan ve yurt edinmek amacıyla da bölgeye gelir. İlk fetihlerle birlikte nüfus yerleşiyor. İmara önem veriliyor. Göç hareketi başlıyor ve devletin plan ve programıyla sistemli bir göç hareketi yapılmıştır. Osmanlı Devleti ayrıca iskân politikası sırasında Türk gruplarına Yörükleri yerleştirmiştir. Yörükler sürgün ve iskân politikasında büyük önem göstermiştir. Anadolu’da birbiriyle anlaşamayan gruplarda vardır. Bunları da kontrol altında tutulması gerektiğinden bunları düşünerek bir yerleştirme yapılmıştır. Tatarların yerleştirilmesi ise Çelebi Mehmet döneminde olmuştur. Tatarlar Sırbistan ve çevresine yerleştirilmiştir. Timur istilası sırasında da Filibe ve Edirne çevresine yerleştirilmişlerdir. Kırım Türkleri Yavuz Sultan Selim döneminde Balkanlara yerleştiriliyor. Balkanların Türkleşmesinde diğer önemli bir unsur dervişlerdir. Her türlü örf adet dini inanç ve kurumlarıyla geliyorlar. Ve bölgeleri kalkındırıp canlandırmalar yapılıyor. Şehirler kurulup, yeni yapılar, mahalleler oluşturuluyor. Yerleştikleri her yere Türkçe isimler veriliyor ya da eski isimlere sıfatlar ekleniyor ve öyle isimlendiriyorlar. Türkler genelde kendi geldikleri yere dair ve onlara ait isimler vermiş ve Balkanların Türkleşmesinde etkili olmuşlardır.” dedi.

Söyleşinin diğer bölümünde Toprak İslamlaşma kavramını ele aldı. Toprak, “İslamlaşma iki yolla olmuştur; ilki Balkanlar’da İslam nüfusu artarak olmuş, ikinci kısım ihtida kısmıdır. İslam nüfusuna göre yeryüzünde ki insanlar Müslüman ve gayrimüslim olarak ikiye ayrılır. Fatih Sultan İstanbul’u fethetmeden önce Ortodoks kilisesinin kendi içindeki çekişmelerden dolayı başlarında bir yönetici yoktur. Gayrimüslimlerin haklarında tekrar düzenlemeler millet nizamnameleri yayınlanmış ve gayrimüslimlere bağımsızlığın yolu açılmıştır. Millet sistemi içinde dinlerini, geleneklerini, göreneklerini devam etmişlerdir.” diye konuştu.

Toprak konuşmasında ihtida kavramını detaylı bir şekilde ele aldı. Toprak, “İhtida nedir? dersek Balkanların zorla İslamlaştırıldığına dair iddialar vardır ki bu çalışmalar batıya göre yenidir. İhtida gayrimüslimken herhangi bir dini seçmesi, yani İslamı seçince oluyor. Gayrimüslim neden ihtida eder, neden İslamı seçer, din değiştirir dersek; iktisadi, sosyolojik, psikolojik, ekonomik nedenleri vardır. Balkanlarda kişilerin tercihine dayalı olgulardır. Kiliseye karşı soğuyan halk arasında kiliseye karşı ihtida edenler olmuştur ve bunların içinde papazlar da vardır. Soylular arasında bey, prens, kral, beyoğulları arasında da Müslümanlığı seçenler vardır. Kültürel etkileşim ve akrabalık ilişkileri Türklerin yaşayış tarzı ihtidalara neden olmuştur. Belki de en önemli sebeplerden biri bir meslek grubuna dahil olmak olabilir. Müslüman olanlar bir meslek grubu içine alınmıştır fakat onların işlerini hakkıyla yapmadığında ve İslamiyete aykırı davrandığında hem işlerini ellerinden alıp, hem de Müslümanlıktan reddedilmiştir. Zorla İslamlaştırma söz konusu olmadığını görürüz. Ekonomik kazanç için Balkanlarda Hristiyanların Müslüman olduğunu söylense de bu Osmanlının çok hoşuna giden bir şey değildir. Müslüman bir devletin gayrimüslim vatandaşları can ve mal güvenliğine karşı devlet tarafından güvenlik altına alınmıştır. İhtida seçmek için hapisteyken Müslüman olan kişi serbest bırakılır. Bu da bir nedendir. Hapisten çıkmak için Müslüman olunmuştur. Türklerin aile yaşamı da ihtida için bir nedendir. Müslümanlık zorla değildir. Örneğin iki küçük kız çocuğu bir ailenin yanında kalırken aile yaşayışından etkilenip Müslüman olmak istemiş ama devlet yaşları küçük olduğu için kabul etmemiştir. Pomakların Müslüman olması Balkanların Müslümanlaşmasına katkı sağlamıştır. Bosna ve Arnavutluk toplu ihtidalar oluyor ama bir gecede olan ihtidalar değil tabi; neredeyse önce kentlerde, sonra kırsal bölgelere yayılıyor ve Osmanlı yönetimine geçmesiyle birlikte Müslümanlığa geçmesini görürüz. Bu 200 yıllık bir sürece yayılmıştır. Bosna ise İslamiyeti zaten yakından tanıyor ve kırsal kesimlerde hızla yayılmış ve İslamlaşma gerçekleşmiştir. Boşnaklar Osmanlı devlet adamları içerisinde önemli bir yere sahiptir.  Balkanlarda Türkleşme ve İslamlaşma birbirine paralellik göstermez. Buna en iyi örnek Arnavutluk ve Bosna’dır. Balkanlar zaten çok zengin bir coğrafyadır ve Osmanlı gelirinin büyük bir kısmını Balkanlarda gerçekleştirmiştir.” dedi.

 

 

 

 


Fotoğraflar