Güncelleme Tarihi: 04 Haziran 2021

Gösterim: 378

Tarih Araştırmaları Topluluğumuz Tarafından “İslamiyet Öncesi Uygur Türklerinin Tarihteki Yeri” Söyleşisi Düzenlendi

 

 

Tarih Araştırmaları Topluluğumuz düzenlediği son söyleşide İslamiyet öncesi Uygur Türkleri konusunu ele aldı. Söyleşinin moderatörlüğünü İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Zekai Mete yaptı. Söyleşiye konuşmacı olarak ise Yeditepe Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl katıldı.

 

Taşağıl söyleşide ilk olarak tarihçinin doğru kaynağa ulaşmak zorunda olduğunu belirterek, “Tarihçi doğru kaynaktan doğru bilgi üretir. Doğru bilgiden doğru yorum yapar. Ya da doğru çıkarımda bulunur. Eğer ilk aşama doğru olmazsa üçüncü aşamada doğru yorum yapılamaz. Ama maalesef İslam öncesi Türk tarihinin böyle bir çıkmazı var. Böyle bir bilgi kirliliği ortamı var. Ben olsam, gençlere tavsiyem eski Farsçayı ya da Latinceyi öğrenirdim. Latin kaynaklarında Türklerle ilgili bilgiler var. Orijinalini kendimizin okuması lazım, çünkü çok yanlışlıklar oluyor.” dedi.

 

 Uyguların Türk tarihinin çok özgün bir sacayağını oluşturduğunu belirten Taşağıl, “Bu şehirleşen, başka dinlere gelince kültür hayatını değiştiren ancak maddi kültür unsurları anlamında mimaride, sanatta, yazıda müthiş malzeme bırakan Uygurlar Türk tarihinin çok özgün bir yönünü oluştururlar. Ancak bunlar 900’lerden sonra Doğu Türkistan sahasına yayılan Hristiyan ve sonrasında Müslüman olan Türk kökenli gruplar ortaya koyuyor. Benim açıklayacağım ve ağırlık vereceğim şey ise Uygurların daha önceki grupları yani; Ötüken Bölgesi’nde, Moğolistan sahasında, Orhun merkezde kurdukları yerden başlayalım. Yani tarihin en erken devirlerinden itibaren günümüze kadar yaşayan bir Türk boyudur Uygurlar. Maalesef bugün içinde bulunduğu şartlar çok kötü bunu da söyleyelim. Uygur Krallığı yaklaşık 100 yıl devam etti. İslam öncesi dönemde Orta Asya’nın doğusunda 4 büyük kağanlık kuruldu. Özellikle Hun, Göktürk, Uygur Kağanlıklarının merkezi Moğolistan’dı. Buradan Hazar Denizi’ne kadar, Büyük Okyanus’a kadar bir imparatorluk formatına bürünerek idare ettiler. Uygur Kağanlığı her yönüyle Göktürklerin devamıdır. Peki bu Uygurlar kim dersek, Göktürkler döneminde bir boy olarak var. Dokuz Oğuz boylarını kendilerine bağlayarak on Uygur oldu.” dedi.

Uygurların yönetimine ilişkin bilgi de veren Taşağıl, “Bilge Kağan öldükten sonra yerine küçük oğlu geçiyor. O dönemde beyler arası çatışma var. Bu nedenle Göktürklerin karışıklığı diğer boyların kıpırdamasına neden oldu. Üç önemli boy ön planda; ilki Karluklar. Türk tarihinde üç büyük hanedan çıkardılar. Bunlar: Karahanlı, Gazneli ve Timurlardır. İkinci önemli boy Basmiller de Güney Batı Moğolistan tarafında yaşıyor. Ve Uygurlar bunlar ile iş birliği yaparak hem Göktürkleri yeniliyorlar, hem de bağımsızlığı alıyorlar. Son Göktürk Kağanı da ozaman ortadan kalkıyor. Böylece artık meydan Uygurların oluyor. Niye güçlü oldular dersek, dokuz Oğuzu kendilerine bağladılar. Yani insan gücü bakımından diğerlerinden daha ön planda oldular.” şeklinde konuştu.

 

Son olarak Uygurların ekonomik yapısından bahseden Taşağıl, “Uygurların zenginleşme, refah sağlamayı özellikle İpek Yolu’ndan sağlandığını görürüz. Özellikle 796- 808 yılları arasında hem ekonomik, hem siyasi açıdan altın yıllarını yaşarlar.” dedi.


Fotoğraflar