Güncelleme Tarihi: 13 Nisan 2021

Gösterim: 331

Kafkasya Araştırmaları Topluluğumuzca "Gürcistan'ın Bağımsızlık Sürecinde 9 Nisan" Paneli Düzenlendi

 

 

Moderatörlüğünü Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Ali Rıza Altunel'in yaptığı panele konuşmacı olarak Artvin Çoruh Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof Dr. Nebi Gümüş ve Kocaeli Kartvel Kafkas Kültür Merkezi Başkanı Av. Abdullah Zorlu katıldı.

 

 Panelde ilk söz alan isim Ali Rıza Altunel oldu. Altunel konuşmasında öncelikle topluluğa teşekkürlerini iletti. Altunel, “Elbette Gürcistan halkı için bağımsızlık ne kadar önemliyse kardeş topraklar olarak bizler için de çok önemlidir. En başta Sovyet işgali dahil bizleri alakadar eden bir çok konu vardır. Ancak bu süreç Türkiye’de de çok bilinmiyor.  Bu sürecin doğru bilinmesi doğru anlaşılması büyük önem arz ediyor. Birazda Türk halkının Gürcistan’ı tanımasını istiyoruz. Hem Türklerin, hem de Gürcülerin atasözlerinde komşuluk üzerine güzel atasözleri vardır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Devleti komşuluk ilişkilerini iyi tutmuştur.” dedi.

 

Sonrasında Gürcistan’ın dününü, bugününü Nebi Gümüş anlattı. Gümüş, “Gelişen teknoloji ile tarihi takip etmek düne göre çok daha kolay gözüküyor. Fakat ortaya çıkan yalan yanlış haberler doğrultusunda doğruyu ayırt etmesi gerekir. Bu durum işlerini zorlaştırır. Yolumuzu gösterecek bir meşale bulduğumuzu zannederek tek doğru olarak ona sarılıyoruz. Ama günümüzün bu teknoloji ile birlikte sosyal medya imkânlarının artmasıyla, Dünya’nın herhangi bir yerindeki gelişmeye anında öğrenme imkânına sahip olmakla birlikte, yalan ve yanlış haberler sayesinde bilgi zannettiğimiz birçok haberin bizi yanlışlara götürdüğünü görürüz. Bu bakımdan gençlerin dikkatli olması, hem bilgiyi arayan, koşan ve çabalayan karakterde olması gerekmektedir. Her milletin tarihinde belli dönüm noktaları vardır ve genellikle bu dönüm noktaları buhranları içerir. Sorunların çözülmez gibi gözüktüğü ve problemlerin kangrenleştiği zannedildiği dönemlerde ortaya çıkar. Türk tarihine baktığımızda Malazgirt Savaşı, İstanbul’un Fethi ve Çanakkale Savaşları böyle bir kırılma anıdır. Gürcistan tarihinde de benzer olaylar var. 9 Nisan’ı da Gürcistan tarihinin dönüm noktası olarak görmek ve değerlendirmek gerektirir. Gelecek için canları katledilen 21 genci her yıl anmakta ve yad etmektedirler. Bu olayı, Gürcistan’ın bağımsızlık yolunu açmış olarak değerlendirmek en doğrusudur. Bu türden olaylar, etkileri bakımından ele alınmalıdır. Olayın sadece kendisini ele almak, bu olayın anlaşılması yönündeki en büyük engel olarak görülür. 9 Nisan’ın önemine baktığımızda, yaklaşık 200 yıllık Rus hâkimiyetini sona erdiren gelişmeleri başlatmış olaydır. Önceki dönemlerde de Gürcistan’ın bağımsızlık girişimleri olmuştur. 4 Nisanda insanlar miting yapmaya başladı bundan 3 gün sonra 7 Nisanda mitingleri ve grevleri sona erdirme kararı alındı. Güç şiddet ve askeri yöntemler ile dağıtılmak istendi. Bu 21 insanın hayatını bu uğurda feda etmiş olması diğer insanları Moskova’nın beklediği şekilde grevlerinin bir süre sona ermesini çıkardı ancak nihai anlamda bu hedef gerçekleşmedi. Kanla bastırılan olaylar hedefi gerçekleştirmez. Esas hâkimiyet gönüllere kurulan hâkimiyettir. 26 Mayıs’ta insanlar Gürcistan’ın 1918’deki kuruluşunu kutladılar. 26 Mayıs 1921 ve 100 yıl önceki bağımsızlıklarını hatırladılar. 28 Ekim 1990’da Gürcistan’da seçimler yapıldı.  9 Nisan 1991’de bağımsızlık referandumu yapıldı ve oy kullanıldı. Buradan diyebiliriz ki 9 Nisan Gürcistan’ın bağımsızlığı ve Gürcü tarihi için çok önemli bir yapı taşıdır.”  diye konuştu.

 

Panelde daha sonra söz alan isim Abdullah Zorlu oldu. Zorlu, “Bağımsızlık hareketlerinin arttığı dönemde protestoların başlaması, Sovyetlerden kopma, yeniden yapılaşma, reform dönemi içerisinde Sovyet üst yönetimi bir takım tedbirler almaya çalıştı. 9 Nisan olayı insanlık adına bir katliamdır. Bir insan bir insana bunu nasıl yapabilir sorunu sorduğumuz bir olaydır. 21 kişinin vefat ettiği, çoğunluğunun kadın olduğu biliniyor. Devletin geleceği için kanlarını canlarını feda ettiğini gördük. Gerçekten anlatılması zor bir durum. Farklı duygular oluşuyor. Gürcistan’ı ateşleyen bir durum oldu kanın dökülmesi. Bu olay motive edici oldu diğer bir taraftan. Çekinen katılmakta karar veremeyen kişiler kendini feda eden bu 21 kişiyi görünce tereddütlerini kaldırdı ve Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasında yardımcı oldu. Gürcistan’ı ilk destekleyen ülkenin Türkiye olması gurur verici. Bu yüzünden Gürcü halkının Türkiye’yi unutmayacağını düşünüyorum. Ata topraklardaki kardeşlerimize yardımcı ve destek olmak gurur vericidir. Bağımsızlık süreci sonrasında toplumun nazarında psikolojik olarak biz bunu hak ettik algısı yayıldı. Sovyetler Birliği üst yöneticileri Gürcü nüfusunun az nüfuslu olmasından kaynaklı bağımsızlık kazanamayacaklarını söylese de bağımsızlık uğruna feda edilecek çok şeyleri vardı Gürcü halkının. Kendi devletlerinin geleceğini belirlemiş oldular. Tabii bir devleti bağımsız kılmak onun istikrarlı bir şekilde yürütülmesi demektir. O devletin kurumlarının anayasasında birçok alanının da Türk devletinin katkısı oldu. Farklılıklarımızı yok sayarak insanlığı ve kardeşliği ortaya koyarak iki ülke arasında kültürel bağları kurmaya başladık. O dönemde 14 öğrencimizi Gürcü Devleti yardımıyla okumaya gönderdik. Türkiye’de kurduğumuz Gürcü dernekleri aynı şekilde kültürel bağlar sağlamış olduk. Toplumun dış dünyayı tanıması ile çok farklı bir noktaya gelmiştir. Bu bakımdan 1989’da sınır kapısının açılmasını sağlayan diplomatlara teşekkürlerimi sunuyorum.” ifadelerini kullandı.

 

 

 


Fotoğraflar